Manisalı pamuk üreticisi yüksek maliyetlerden şikâyetçi

Manisa Şehzadeler Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altındağ, Tilkisüleymaniye Mahallesi’nde pamuk toplayan üreticileri ziyaret etti, sorunlarını dinledi. Altındağ, Şehzadeler ve Yunusemre ilçelerinde 20 bin dekar alanda pamuk üretiminin gerçekleştiğini açıkladı.

Pamuğun stratejik bir ürün olduğunu belirten Altındağ, “Manisa ovamızda Şehzadeler ve Yunusemre ilçemizde beyaz altın olarak bilinen pamuğumuzun hasadı başlamıştır. Tüm çiftçilerimize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını dilerim. Tabii burada pamuğun yıllar öncesine bakarak ekimimiz bir hayli azaldı. Tabii şu anda Şehzadeler ve Yunusemre ilçemizde 20 bin dekarlık bir alanda pamuk ekimi sağlandı. Bu pamuk ekimini diğer ürünleri dengelemesi için mutlaka arttırmamız gerekiyor. Pamuğumuz çok büyük bir stratejik üründür. Pamuğun KDV’si çok fazla, iş imkanı çok fazla. Yani buradan bu pamuğu topladık, cırcır fabrikasına, oradan iplik fabrikasına, sonra kumaş fabrikasına, dikime, boya fabrikasına derken bizim üzerimize gömlek olarak bize dönüyor. Yani bunun getirisi, iş imkanları çok fazla. Bu yüzden pamuğa biraz daha değer vermemiz lazım, ekim alanlarını arttırmamız lazım. Üreticimizin beklediği fiyat 5 TL’nin üzerinde olması. Bunun altında olursa çiftçimize para kazandıracak bir durum olmaz. 5 TL’nin altına düşmemesi gerekir. Bunun yanında tabii Sayın Cumhurbaşkanımız, Tarım Bakanımız ve Maliye Bakanımızdan da bu 3 senedir aynı olan primin arttırması gerekiyor. Prim desteğinin biraz daha üste çekilmesi çiftçimizin talebidir. Bunun yanında pamuğun KDV’si çok. Bugün domates, biber birçok ürün tarlada kaldı. Pamuğun ekim alanlarını arttırabilirsek, desteklendiği takdirde diğer ürünlere de denge sağlayacaktır. Onun için bizim bu pamuğa devletimizin destek vermesi gerekiyor.” dedi.

Çiftçinin prim desteğinin 1,3 TL olduğunu vurgulayan Altındağ, “Geçen sene kilo başına prim desteği 80 kuruştu, bu sene çiftimizin beklentisi kilo başına 1,3 TL’dir. 3 senedir aynı. Bizim girdi fiyatlarımız her sene artmakta. Bakanlarımızdan, Sayın Cumhurbaşkanımızdan prim desteği beklemekteyiz.” Diye ekledi.

Dönüm başına 550-600 civarında verim alındığını söyleyen Altındağ, “500 kilo sınırlanma getirildi pamuğa. Bu bazı bölgelerde 500’ün altına düşebilir. Fakat bizim Manisa ovamızda 500 kg sınırlama geldiğinde çiftçimiz bayağı mağduriyet yaşıyor. Bu kotanın Ege Bölgesi’nde biraz daha yükseltilmesini istiyoruz. Çiftçimiz bunu talep ediyor. Her sene duruma göre 100-150 kilo kayıplar yaşanıyor.” Dedi.

Altındağ “Bu sene Manisa’mızda barajlarımız, göletlerimiz tam manasıyla mahsulün kalkmasına kadar görev yapmamıştır. Hasattan önce ihtiyacımız varken sular bitti. Bu sene 1 aylık bir süre içinde olan bir şeyi sondajlarla sulamak zorunda kaldık. Bunun için en az suya ihtiyaç duyulan pamuğumuz bunun desteğini, ekimini arttırmamız lazım. Su yönünden ülkemiz açısından iyi. Bu sene bu hava şartları normal yağıp barajlar dolmazsa seneye daha fazla üreticilerimiz zorlanır. Sondajla sulamakla yaklaşık 200-300’e yakın maliyetimiz var. Bu suların bir an önce kapalı sisteme geçip barajların sularının çiftçimize sunulması gerekiyor. Ve pamuk ekiminin de bu kuraklık olduğu yıllarda daha fazla önem arz ediyor.” Dedi.

Pamuk üreticisi Erdoğan Yücel, “3 yıldır pamuk ekiyoruz. Az dönümle başladık, her sene biraz daha arttı. Bu sene mısır üretimi yapmadık, sadece pamuk var. Pamuk güzel bir olay olsa da maliyetlerimiz çok yüksek. Mazot maliyeti, gübre maliyeti, ilaç maliyeti yüksek olduğu için bu fiyatın da biraz daha yukarıya çıkmasını bekliyoruz. Geçen yıl 3,6-4 TL pamuk satıldı. Ama bizim girdilerimiz arttı, maliyetlerimiz arttı, malımızın değeri düştü aynı değerde kaldı. Onun için fiyatlar biraz daha yüksek olursa ekim oranı fazlalaşır diye düşünüyoruz.” Dedi.

Pamuk üretiminin devam etmesi için fiyatların 5 TL’nin üstünde olması ve prim desteğinin verilmesi gerektiğini kaydeden Yücel, “Fiyatlarımız 5 TL’nin üzerinde olursa, primler de istediğimiz değerlerde olursa pamuk üretimine devam ederiz. Yoksa maliyetleri yüksek olduğu için bizi kurtaramıyor. Zaten hava koşulları da belli. Sularımız düştü, sulama maliyeti ikiye katladı. Daha önceki suyun bol olduğu yıllarda 100 TL’ye mal olursa şimdi 150-200 TL’ye mal olmaya başladı. Bütün girdilerimiz arttı.” diye ekledi.