Manisa’da kadınlardan ortak tepki "Ölmek istemiyoruz"
Türkiye’yi derinden üzen 27 yaşındaki Pınar Gültekin’in sevgilisi olduğu iddia edilen kişi tarafından katledilmesi olayına Manisalı kadınlar tepki göstererek 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.
Manisa Kadın Platformu üyeleri üzerinde Pınar Gültek’in fotoğrafının bulunduğu dövizlerle hükümete seslendi. Platform adına açıklamayı Eğitim Sen Manisa Şubesi Kadın Sekreteri Ayşe Dubaz yaptı. Eğitim Sen Manisa Şubesi Kadın Sekreteri Ayşe Dubaz, son yıllarda kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının büyük bir artış gösterdiğini ve hükümetin yaşanan bu duruma sessiz kalmayı tercih ettiğini ifade etti.
Şube sekreteri Ayşe Dubaz yaptığı açıklamada,
“Bizler Pınar’ın yürüdüğü yoldaki, Özgecan’ın bindiği dolmuştaki, Şule’nin aşağıya atıldığı plazadaki aynı güvencesiz kanunlar altında baskılanan, yaşamaya çalışan kadınlarız. Bizler Emine Bulut gibi ‘ölmek İstemiyorum’ diye haykıran kadınlarız. Hiç tanımadığımız bir kadının dövizini artık taşımak istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz. Sadece yaşamak değil, eşit ve özgür yaşamak istiyoruz.’’ dedi.
“İKTİDARIN KADIN DÜŞMANI POLİTİKALARINDAN CESARET ALARAK BU KATLİAMI PLANLADI’’
Türkiye’de yaşanan kadın cinayetlerinin AKP iktidarının kadına yönelik uyguladığı yanlış politikalar sebebiyle artış gösterdiğine dikkat çeken Şube Sekreteri Ayşe Dubaz,
"Seviyordum öldürdüm, reddedildim öldürdüm, kıskandım öldürdüm….’ gibi bahaneler en son tanık olduğumuz Pınar Gültekin cinayetinde olduğu gibi henüz 27 yaşında gencecik bir üniversite öğrencisinin yaşamına kastedilmesine yol açabiliyor. Kadın cinayetlerinin medyada yer alış biçimi, eril yargı indirimleri, faili aklamaya dönük erkek egemen ahlak kodları ise katillerin imdadına yetişircesine seferber ediliyor her defasında. Pınar’ı vahşice katleden Cemal Metin Avcı da tıpkı diğer kadın katilleri gibi bu toplumdaki erkek egemen değerlerden, uygulanmayan tedbir ve önlemlerden, defalarca verilen haksız tahrik indirimlerinden medet umarak katletti Pınar’ı. Tıpkı Özgecan Aslan’ ı öldüren Ahmet Suphi Altındöken gibi, Şule Çet’i katleden Çağatay Aksu gibi, Gülistan Doku’yu kaybettiren Zainal Abarakov gibi iktidarın kadın düşmanı politikalarından cesaret alarak bu katliamı planladı.’’ ifadelerini kullandı.
“GÜLTEKİN’İN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU OLANLAR İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE DİL UZATANLARDIR”
Şube Sekreteri Ayşe Dubaz açıklamasında,
“Bu topluma kadının yaşam hakkı olduğunu yeniden anlatmalıyız. Pınar Gültekin’in ölümünden sorumlu olanlar İstanbul Sözleşmesine dil uzatanlardır. Pınar Gültekin’in ve öldürülen tüm kadınların ölümünden sorumlu olanlar bu cinayetleri yine kadınlara yüklemeye çalışanlardır. Bu ve yaşanan tüm kadın cinayetleri; ‘tecavüze uğrayan doğursun gerekirse devlet bakar’ zihniyetinin sonucudur. ‘Bir kereden bir şey olmaz’ zihniyetinin sonucudur. Tecavüzcüsüyle evlendirme yasası çıkaran zihniyetin sonucudur. ‘Bir tane kız mıdır kadın mıdır’ diyen zihniyetin, ‘kadına şiddet abartılıyor’ diyen zihniyetin, İstanbul sözleşmesini ve 6284 sayılı yasayı sümen altı etmeye çalışan zihniyetin sonucudur. Kadın cinayetlerini meşrulaştıramazsınız. Kadın düşmanı politikalarını üretenler kadın cinayetlerinin suç ortağıdır. Buradan yargıya ve adalete sesleniyoruz. Bir ölü bedene işkence etmek insanlık suçudur. Şiddet kimden gelirse gelsin karşısındayız.’’ dedi.
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR’
Manisa Kadın Platformu adına açıklamada bulunan Ayşe Dubaz, kadın cinayetlerini önleyen politikaların hayata geçirilene kadar mücadelelerinin devam edeceğini ifade etti. Ayşe Dubaz açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Biz kadınlar olarak ‘Kadın cinayetleri politiktir’ demeye devam ediyoruz. Çünkü bir kadının katledilmesindeki sıradanlık, basitlik ve bahaneler devletin, toplumun ve medyanın el birliği ile üretilir. Kadının katledilmesi, işkence görmesi, her türlü şiddete maruz bırakılması, devlet, toplum ve medya tarafından kadınların özgürleşmesine karşı “kızılcık sopası” olarak kullanılır. Kadının ekonomik, sosyal, politik ve kültürel olarak özgürleşmesini istemeyen örgütlü güçlerin başında devlet, medya, feodal güç odakları, dini güç odakları ve sermaye sahipleri geliyor. Kadının yaşam ve özgürlük sınırları erkeğin ilkel şiddeti ile çiziliyor. Sokak ortasında, evinde, iş yerinde taciz edilen, şiddete uğrayan, katledilen her kadın kadınların özgürleşmesine yönelen sistematik, ibretlik birer tehdit ve cezadır. Erkekleri tek tek dönüştürmeye çalışmak yeterli değildir. Asıl olarak bu örgütlü baskı ve şiddet mekanizmasını ifşa etmek ve durdurmak gerekiyor. Biz kadın örgütleri olarak haykırıyoruz. Kadınlar özgürleşecek.
Siyasal iktidarın bugünlerde çekilmeyi tartıştığı İstanbul Sözleşmesi’nin gereklikleri uygulanmış olsaydı Pınar ve Pınar gibi kaybettiğimiz binlerce kız kardeşimiz bugün hayatta olacaktı. Şiddeti önlemenin en önemli yolu önleyici politikaları hayata geçirmektir. Ancak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı bu konudaki sorumluluğunu sadece başsağlığı mesajı yayınlamak ve davalara müdahil olmakla sınırlı tutmaktadır.
Manisa Kadın Platformu olarak; yaşamlarımızdan ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz. Eşit ve özgür bir yaşam için kadın dayanışmasından güç alarak örgütlü mücadelemize ısrarla devam edeceğiz.’’
Yorum Yazın